Şok İddia! Erkekler Antisosyal, Kadınlar mı Borderline?
Yaşam

Şok İddia! Erkekler Antisosyal, Kadınlar mı Borderline?


09 October 20255 dk okuma5 görüntülenmeSon güncelleme: 09 October 2025

Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan'dan dikkat çekici açıklamalar geldi. Tarhan, erkeklerde antisosyal kişilik bozukluğunun, kadınlarda ise borderline kişilik bozukluğunun daha sık görüldüğünü belirtti. Bu durumun nedenleri ve sonuçları merak konusu oldu.

Borderline Kişilik Bozukluğu Nedir?

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, borderline kişilik bozukluğunun, kişinin sosyal, duygusal ve bireysel sınırlarını çizememesi durumu olduğunu vurguladı. Bu bozukluk, kişinin iç dünyasıyla, dış dünyayla, aile, iş ve sosyal ilişkilerinde sorunlar yaşamasına neden olabilir. Borderline kişilik bozukluğu olan bireylerin yaşamları boyunca takip edildiğinde yüzde 96'sının bipolar tanısı aldığı belirtiliyor. Bazı araştırmalarda ise bu duruma "bipolar altı" veya "eşik altı bipolar" denildiği ifade ediliyor.

  • Duygu durumunda ani değişimler
  • Kimlik karmaşası
  • İlişkilerde istikrarsızlık
  • Kendine zarar verme eğilimi
  • Boşluk duygusu

Borderline kişilik bozukluğu, kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Bu nedenle erken teşhis ve tedavi büyük önem taşır.

Antisosyal Kişilik Bozukluğu ve Erkekler

Antisosyal kişilik bozukluğu, başkalarının haklarına saygı göstermeme, yalan söyleme, dürtüsel davranışlar sergileme ve suç işlemeye eğilimli olma gibi belirtilerle kendini gösterir. Erkeklerde bu bozukluğun daha sık görülmesi, genetik faktörler, çevresel etkiler ve sosyal öğrenme gibi çeşitli nedenlere bağlanabilir. Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireyler genellikle empati yeteneğinden yoksundur ve başkalarının duygularını anlamakta zorlanırlar.

  • Başkalarının haklarını ihlal etme
  • Yalan söyleme ve manipülasyon
  • Sorumluluk almaktan kaçınma
  • Dürtüsel ve düşüncesiz davranışlar
  • Pişmanlık duymama

Cinsiyet ve Kişilik Bozuklukları İlişkisi

Prof. Dr. Tarhan'ın açıklamaları, cinsiyet ve kişilik bozuklukları arasındaki ilişkiye dikkat çekiyor. Bu durum, genetik yatkınlık, hormonal farklılıklar, kültürel beklentiler ve toplumsal roller gibi çeşitli faktörlerle açıklanabilir. Kadınların duygusal ifadeleri daha açık yaşama eğilimi, borderline kişilik bozukluğunun daha kolay teşhis edilmesine yol açabilirken, erkeklerin duygusal sorunlarını bastırma eğilimi, antisosyal kişilik bozukluğunun daha belirgin hale gelmesine neden olabilir.

Bu bulgular, psikolojik sağlık alanında cinsiyet farklılıklarının dikkate alınmasının önemini vurguluyor. Tedavi yaklaşımlarının ve önleme stratejilerinin, cinsiyetin getirdiği özgül ihtiyaçlara göre uyarlanması, daha etkili sonuçlar elde edilmesini sağlayabilir. Bu durum, hem bireylerin yaşam kalitesini artıracak hem de toplum sağlığına olumlu katkılar sağlayacaktır.