
Sağlıkta Skandal! Kamu Hastaneleri Çürüyor, Kiralar Uçuyor!
AKP iktidarı döneminde sağlık alanında yaşanan değişimler tartışma konusu olmaya devam ediyor. Özelleştirme ve kiralama uygulamalarının hızla artmasıyla birlikte, kamu hastanelerinin ve sağlık tesislerinin adeta çürümeye terk edildiği iddiaları gündeme geliyor. Buna karşın, Sağlık Bakanlığı ve bağlı kurumların ödediği yüksek kira bedelleri ise dikkat çekiyor. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun (TİTCK) 2014-2024 yılları arasında sadece kira için yaptığı ödemenin yaklaşık 113 milyon TL olduğu belirtiliyor. Bu durum, kamu kaynaklarının nasıl kullanıldığı sorusunu akıllara getiriyor.
Sağlıkta Özelleştirme ve Kiralama Politikaları
AKP hükümetlerinin sağlık politikaları, özellikle son yıllarda yoğun eleştirilere maruz kalıyor. Kamu hastanelerine yeterli yatırım yapılmaması, doktor ve sağlık çalışanlarının özlük haklarında iyileştirmelerin yetersiz kalması gibi nedenlerle, sağlık çalışanlarının özel sektöre yöneldiği belirtiliyor. Bu durum, kamu hastanelerinde hizmet kalitesinin düşmesine ve vatandaşların özel sağlık kuruluşlarına yönelmesine neden oluyor.
Özelleştirme politikalarının yanı sıra, kiralama uygulamaları da sağlık sektöründe önemli bir yer tutuyor. Özellikle büyük şehirlerdeki kamu hastanelerinin binalarının yetersiz kalması veya depreme dayanıklı olmaması gibi gerekçelerle, yeni binalar kiralanıyor. Ancak, bu kiralama işlemlerinin maliyeti oldukça yüksek olabiliyor. TİTCK örneğinde olduğu gibi, sadece bir kurumun kira giderleri milyonlarca lirayı bulabiliyor. Bu durum, kamu kaynaklarının daha verimli kullanılması gerektiği tartışmalarını beraberinde getiriyor.
TİTCK'nın Yüksek Kira Giderleri
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun (TİTCK) 2014-2024 yılları arasındaki kira giderleri, sağlık sektöründeki kiralama uygulamalarının boyutunu gözler önüne seriyor. Yaklaşık 10 yıllık bir süreçte 113 milyon TL'ye yakın bir ödeme yapılması, kamu kaynaklarının ne kadar büyük bir bölümünün kiralara ayrıldığını gösteriyor. Bu durum, TİTCK'nın faaliyetlerini sürdürmesi için gerekli miydi, yoksa daha uygun maliyetli çözümler bulunabilir miydi sorularını akıllara getiriyor.
- Kira giderlerinin yüksek olması, kurumun diğer hizmetlere ayırabileceği kaynakları kısıtlıyor.
- Kamuoyunda, bu kadar yüksek kira ödemesi yapılması etik mi sorusu oluşuyor.
- Sağlık alanındaki diğer kurumların da benzer şekilde yüksek kira giderleri olup olmadığı merak ediliyor.
Yüksek kira giderleri, sadece TİTCK özelinde değil, genel olarak kamu kurumlarının harcamaları konusunda şeffaflık ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiği yönünde bir tartışma başlatıyor. Kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması, vatandaşların sağlık hizmetlerine erişiminin kolaylaştırılması ve sağlık sisteminin sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, kamu hastaneleri çürümeye terk edilirken, özel sağlık kuruluşları ve kiralama şirketleri zenginleşmeye devam edecek gibi görünüyor.
Sonuç olarak, sağlık alanındaki özelleştirme ve kiralama politikalarının kamu kaynakları üzerindeki yükü giderek artıyor. Kamu hastanelerinin iyileştirilmesi ve sağlık çalışanlarının memnuniyetinin sağlanması yerine, yüksek kira bedelleri ödenmesi ve özel sektöre kaynak aktarılması, sağlık sisteminin geleceği açısından endişe verici bir tablo ortaya koyuyor. Bu durumun düzeltilmesi için, kamuoyunun ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının daha fazla dikkat göstermesi ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekiyor.