Haftalık film önerilerimizin ikincisiyle devam ediyoruz. İlk hafta tavsiye ettiğimiz filmi hemen aşağıda bulabilirsiniz. Başarılı drama filmlerine baktığımızda genellikle gerçek hikayelerden uyarlandığını görüyoruz. Ya da bazen Machester by The Sea gibi filmlerde Yaprak Düşmesi etkisini üzerimizde bırakmak için ne kadar kötülük atılır. Yaprak Dökümü efekti dediğimiz şey "Başlarına tüm kötü olaylar gelir mi?" cümle ile özetlenebilir. Film endüstrisinde bazen çok nadir de olsa ciddi olaylar oluyor. Örneğin, bugün önereceğim The Hunt filmi gibi.
2013 yapımı Jagten veya The Hunt in English'in yönetmenliğini Thomas Vinterberg, yazarı Tobias Lindholm ve Thomas Vinterberg. 1 saat 55 dakikalık filmin kadrosunda Mads Mikkelsen, Thomas Bo Larsen, Annika Wedderkopp ve Susse Wold gibi isimler yer alıyor. ona daha fazlasını yapmamasını söylüyor. Daha sonra bu kız durumu ailesine oldukça farklı anlatır ve Lucas yaşadıkları yerde pedofili olarak bilinmeye başlar. Polis, adamın masumiyetini kanıtlasa da, böyle bir olayla adı anıldığı için kimse ona güvenmez ve yavaş yavaş adamın üzerinden geçmeye başlarlar. Lucas'ın masumiyeti sadece delil yetersizliğinden dolayı kanıtlandığından, film size "Merak ediyorum" diyecek. Oyunculuk da çok önemli, çünkü o kadar ciddi bir film ki böyle ve böyle. Tahmin edebileceğiniz gibi Mads Mikkelsen'in başrolü oyunculukla ilgili tüm soru işaretlerini ortadan kaldırıyor. Her şeyle muazzam oyunculuk gösterdi. Yönetmenlik açısından film gerçekten farklı bir yerde. Filmin tamamı, filmin sadece son sahnesi ile özetlenebilir. Bu sahnenin anlamı da herkes için değişebilir. Kısacası, The Hunt veya Jagten ile ilgili her şeyi içeren harika bir film. Filmde günlük hayatın gerilimini görmek istemeyen izleyiciler dışında herkese The Hunt'ı gönül rahatlığı ile tavsiye ederim. Filmde çok gerginlik yaşayacaksın, çok fazla sinir krizi geçireceksin. Kafa karıştırıcı bir film değil ama herkesin beğeneceğini düşündüğüm The Hunt.